Categories
Blog Yazıları

İştirak Nafakası

Boşanma veya ayrılık sonucunda çocuğun velayeti hakkı kendisine bırakılmayan tarafın, çocuğun gerekli ihtiyaçlarını karşılamak adına gücü yettiğince masraflara katılma durumuna iştirak nafakası adı verilir. Velayete sahip olmayan tarafın çocuğa karşı bakım ve ihtiyaçlarını karşılama yükümlülüğü devam etmektedir. Bu yükümlülüğün temelini medeni kanunun ilgili hükümleri oluşturur ve çocuğun velayetinin ana veya babadan alınması bu yükümlülüğü ortadan kaldırmaz.

Türk Medeni Kanununun 327. Maddesi:

Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.

Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektirdiği takdirde ya da olağan dışı herhangi bir sebebin varlığı hâlinde, hâkimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarfedebilirler. 

Söz konusu bu hükümde bahsedilen çocuğa karşı yükümlülük velayet hakkına bağlı değildir, bu yükümlülük için kanunda belirtildiği üzere ana veya baba olmak yeterlidir. Bu nedenle çocuğun velayeti kendisine verilmeyen ana veya baba bu anlamda ortaya çıkan masraflara katlanır ve bunu iştirak nafakası yoluyla yapar. İştirak nafakası kanunun 182. Maddesinde düzenlenmiştir.

Türk Medeni Kanununun 182. Maddesi:

Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. 

Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. 

Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. 

İştirak nafakasına hükmedilebilmesi için öncelikle çocuğun velayetinin düzenlenmesi gerekmektedir. Hakim velayet hakkında düzenlemeyi yaparken çocuğun yararını ön planda tutar ve buna göre hüküm kurar.

İştirak nafakası aslında çocuğun hakkıdır. Bu anlamda bakıldığında velayetin verildiği ebeveyn kendisi adına değil çocuk adına iştirak nafakası isteminde bulunmaktadır. Daha önce de belirtildiği üzere çocuğun bakımı için gerekli masrafların karşılanması yükümlülüğü velayet hakkına değil, ana-baba olmaya bağlı bir durumdur. Bu nedenle çocuğun velayeti ana veya babadan birine bırakılmayıp çocuğa vasi atandıysa bu durumda ana ve babanın her ikisi de iştirak nafakası öder.

İştirak Nafakası Nasıl Belirlenir?

Hakim iştirak nafakasının miktarını belirlerken çocuğun ihtiyaçlarını, kendisine velayet verilen ve nafaka borçlusu eşin sosyal ve ekonomik durumlarını dikkate alır. Her ne kadar bazı hukukçular iştirak nafakasının -çocuğun üstün yararı gözetilerek verildiğinden ve kamu düzenine ilişkin olduğundan- talep edilenden fazla verilebileceği görüşünde olsalar da, aşağıda örneği verildiği gibi Yargıtay karar verirken iştirak nafakasının üst sınırının mahkemeye sunulan istem olduğu görüşünü benimsemektedir. İştirak nafakası çocuğun her türlü bakım ve eğitim giderlerini karşılamaya yöneliktir. İştirak nafakası birden fazla çocuk için isteniyorsa her bir çocuğun durumu ayrı ayrı değerlendirilir ve buna göre ayrı ayrı iştirak nafakalarına hükmedilir.

Taraflar iştirak nafakasının miktarı konusunda anlaşabilir ancak eşlerin anlaşması yeterli değildir, bunun hakim tarafından kabulü gerekmektedir. Bununla beraber değişen durum ve şartlara göre iştirak nafakasının arttırılıp azaltılması talep edilebilmektedir.

Yargıtay Kararları

“Mahkemece aldırılan sosyal ve ekonomik durum araştırma tutanağında davacı erkeğin esnaf olduğu, çalışmadığı ve gelirinin olmadığının tespit edildiği, dinlenen tanık beyanlarına göre ise üzerine kayıtlı olan malvarlığını yakınlarına devrettiğinin beyan edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yeniden usulünce ekonomik ve sosyal durum araştırması yapılması, davacı erkeğin malvarlığının tespiti, çalışıp çalışmadığının belirlenmesi, çalıştığının anlaşılması halinde ise, geliri sorulmak suretiyle düzenli ve sürekli olup olmadığı araştırılarak, gerçekleşecek sonuca göre, her iki tarafın velayeti anneye verilen ortak çocukların giderlerine katkıda bulunması gerektiği de dikkate alınarak iştirak nafakası miktarı ile ilgili karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD 2020/2193 E. 2020/3401 K.)

“Davacı vekili; müvekkili ile davalının … Mahkemesinin 2014/488 Karar sayılı ilamıyla boşandıklarını, boşanma kararıyla birlikte müşterek çocuklar…. ve …’in velayetlerinin müvekkiline verildiğini ve çocuklar için ayrı ayrı 200 TL olmak üzere toplam 400 TL  iştirak nafakasına hükmedildiğini, günün ekonomik koşulları ve müşterek çocukların ihtiyaçlarının artması sonucu nafakanın yetersiz kaldığını, davalının lüks taşınmazlarını kiraya verdiğin, hem yurt dışından hem Türkiye’den emekli maaşı aldığını belirterek iştirak nafakalarının her bir çocuk için ayrı ayrı aylık 1.000 TL’ye çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, iştirak nafakasının her bir çocuk için dava tarihinden itibaren aylık 600 TL’ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir.  TMK’nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları göz önünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.Tarafların gerçekleşen sosyoekonomik durumlarına, müşterek çocukların yaşı ve ihtiyaç düzeyine, nafakanın niteliği ile önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süreye göre yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarları biraz fazla bulunmuş, bu husus hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu, önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süre gözetilerek ve TMK’nın 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak daha az miktarda nafakaya hükmetmek olmalıdır.” (Yargıtay 3. HD 2016/22177 E. 2917/10742 K.)

“Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, talepten fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir (HMK m. 26/1). Davacı kadın dava dilekçesinde ortak çocuk yararına aylık 150,00 TL tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak devamına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece talep aşılarak 300,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD 2020/1528 E. 2020/2696 K.)

Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuğun ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 2. HD 2020/3230 E. 2020/4073 K.)